-
1 ağırlık basmak
= ağırlık çökmek а) одолева́ть - о сонли́востиб) му́чить - о кошма́ре ( во время сна) -
2 ağırlık basmak
теIункIэн, къытеIункIэн, гъуае-щае хъун -
3 ağırlık basmak
a) to get sleepy b) to have a nightmare -
4 ağırlık çökmek
-
5 ağırlık
ağırlık <- ğı> Gewicht n; (yük) Last f (kâbus) Albtraum m; (yavaşlık) Langsamkeit f; (ağırbaşlılık) Besonnenheit f, Seriosität f; (mahmurluk) Schläfrigkeit f; (değer) Wert m eines Geschenks; olta Senkblei n der Angel;ağırlık merkezi PHYS Schwerpunkt m;ağırlık sınıfı Gewichtsklasse f;özgül ağırlık spezifische(s) Gewicht; -
6 ağırlık
вес (м) тя́жесть (ж)* * *озвонч. -ğı1) вес, тя́жесть тж. перен.ağırlık ölçme — взве́шивание
ailenin bütün ağırlığı omuzlarında — вся тя́жесть по до́му на её плеча́х
kalbinin üstünde bir ağırlık var — у него́ на се́рдце тя́жесть
özgül ağırlık — уде́льный вес
2) серьёзность, степе́нностьçocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi — с года́ми ма́льчик стал серьёзным
3) кошма́ры ( во время сна)4) вя́лость, апа́тияüstünde bir ağırlık var — он испы́тывает каку́ю-то вя́лость
5) медли́тельность6) калы́м7) [высо́кая] це́нность, бесце́нностьhediyenin ağırlık — це́нность пода́рка
8) разг. же́нские украше́ния, бижуте́рия9) ги́ря••- ağırlık çökmek -
7 ağırlık
"1. weight, heaviness, weightiness. 2. a weight used in weighing. 3. slowness of motion or action. 4. indigestibility. 5. foulness, stench; oppressiveness (of the weather). 6. costliness. 7. sedateness, gravity, serious-mindedness. 8. drowsiness, lethargy. 9. burden, responsibility. 10. severity (of a disease). 11. baggage, luggage. 12. mil. munitions, supplies. 13. prov. money presented to the bride by the bridegroom according to previous agreement. 14. jewelry. 15. nightmare. -ınca altın değmek to be worth its weight in gold. - basmak/ çökmek /a/ 1. to have a nightmare. 2. to be overcome by sleepiness. -ını koymak to bring one´s power into play; to exert one´s authority. - merkezi 1. center of gravity. 2. the heart of the matter. - olmak /a/ to be a burden on (one). -ını ortaya koymak to bring one´s power into play; to exert one´s authority. - vermek /a/ to concentrate on, focus one´s attention or energy on. " -
8 weigh
v. tartmak, ölçüp tartmak, düşünüp taşınmak, basmak, gelmek (ağırlık), gelmek (kilo), bastırmak, sıkıştırmak, önemi olmak, yük olmak* * *1. ağırlık (n.) 2. tart (v.) 3. tartma (n.)* * *[wei] 1. verb1) (to find the heaviness of (something) by placing it on a scale: He weighed himself on the bathroom scales; You must have your luggage weighed at the airport.) tartmak2) (to be equal to in heaviness: This parcel weighs one kilo; How much / What does this box weigh?) (ağırlıkta) gelmek/çekmek,... ağırlığında olmak3) (to be a heavy burden to: She was weighed down with two large suitcases.) belini bükmek, bunaltmak•- weight2. verb1) (to attach, or add, a weight or weights to: The plane is weighted at the nose so that it balances correctly in flight.) ağırlaştırmak, ağırlık ilâve etmek2) (to hold down by attaching weights: They weighted the balloon to prevent it from flying away.) ağırlık bağlamak•- weightlessness
- weighty
- weightily
- weightiness
- weighing-machine
- weightlifting
- weigh anchor
- weigh in
- weigh out
- weigh up
См. также в других словарях:
ağırlık basmak (veya çökmek) — 1) gevşeklik ve uyku gelmek 2) ağır bir hava kaplamak, sessizlik oluşmak Yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
basmak — e, ar 1) Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına. C. Külebi 2) Küçük çocuklar ayakta durabilmek 3) Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek Motor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır basmak — ağırlık olarak fazla gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
rehavet çökmek (veya basmak) — gevşeklik, ağırlık duymak ve uyumak istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük